Balayı için İtalya'da Toskana turu hayalleri kurarken, ev kurma ve düğün masrafları derken bükülen belimiz bizi daha ekonomik bir alternatif olan Datça ve Rodos rotasına yönlendirdi. Açıkçası İtalya'ya uçak bileti bakarken Marmaris-Rodos feribot bileti alınca biraz keyfim kaçmadı değil. Fakat sonrasında geçirdiğimiz bir haftalık harika balayı tatilimiz bunaltıcı metropol hayatı ve iş koşuşturmacasından sonra ilaç gibi geldi.
Eşim de ben de hem Datça'ya hem de Rodos'a ilk defa gittik. Aslında ben bebekken Datça'da yazlığımız varmış ama sevgili ailem araba almak için satmış maalesef (tamam tamam ağlamayacağım).
Balayımıza kurban bayramında gidecektik o nedenle de mümkün olduğunca sakin olabilecek alternatifler arıyorduk. Datça'nın da bunun için oldukça uygun olacağını düşündük. Gitmeden önce tüm yakınlarımız çok sakin bir yer sıkılabilirsiniz demişlerdi ama hiç de öyle olmadı. Sabah saat 4'te Yalova'dan başlayan yolculuğumuz uzun, yorucu, trafikli ve oldukça dolambaçlı bir yolun ardından öğleden sonra saat 2'de Datça'daki otelimiz Pier Marine Hotel'de son buldu.
Saat 5'te Starbucks'ta durduğumuzda bile yarım saat sıra bekledik, yolun kalabalıklık seviyesini siz düşünün.
Otelimiz İskele caddesinin yani merkezin hemen üstünde muhteşem bir deniz manzarasına sahip 23 odalı küçük ve oldukça güzel bir oteldi. 1 yıl önce açılmış olduğu için her şey yepyeni ve tasarımı da çok güzeldi. Gittiğimiz gibi hemen birer soğuk kahve ikram ettiler ve odamıza yerleştikten sonra üstümüzü değiştirip havuza indik. Otelimizin harika bir manzaraya bakan küçük bir sonsuzluk havuzu vardı. Havuz başında kokteyllerimizi yudumlarken tatlı bir kestirmeyle dinlendik.
Benim toksik özelliğim de tüm tatillerimi en ince detayına kadar saatleriyle birlikte planlamam ve gereken tüm rezervasyonları yapmam diyebiliriz. Kısacası 'Go with the flow' olayı bende yok maalesef. Yaptığım her şeyde ve gittiğim her yerde maksimum verimi almak zorundaymışım gibi bir hissiyat içerisindeyim.
Akşam yemeği için taa bir ay öncesinden rezervasyon yaptırdığımız Dutdibi Fishmekan adlı restorana gitmek üzere hazırlandık. Mekan iskelede bulunuyordu, o nedenle yürüyerek 10 dakikada vardık. İskelede yan yana bir sürü farklı restoran, kumların üzerine masalar atmış. Rezervasyonunuz olmasa bile yardımcı oluyorlardı çünkü bayram olmasına rağmen yine de tam dolu değildi. Ambiyans çok güzel, tatlı ışıkların altında harika bir manzarada yemeğinizi yiyorsunuz. Mezeler ve yemekler çok lezzetli, servis hızlı ve çalışanlar çok güleryüzlü. Tek problem mekanlar dipdibe olmasına rağmen her mekan farklı müzik çalıyor ve şarkılar birbirine girip çok yorucu oluyor. O nedenle kenar masalarda oturmamaya dikkat etmelisiniz. Bunun dışında her şey çok güzel gidiyordu, ta ki hesabı görene kadar. Mezeler ve rakıya lafım yok, fakat 10 tane tekire 1200 lira para vermek keyfimizi kaçırdı. O nedenle balık siparişi vermeden önce kesinlikle fiyatlarının sorulması gerekiyor. Puan: 6/10
İkinci günümüzde oteldeki kahvaltımızın ardından denize girmek için çokça tavsiye edilen Palamutbükü'ne gittik. Kişi başı 150 lira vererek bir beache giriş yaptık. Beach diyince aklınıza Çeşme ya da Bodrum'daki gibi afili mekanlar gelmesin. Gayet sade halk plajı tadında bir yerdi. Burada da servis çok güzel ve insanlar çok güleryüzlüydü. Deniz tertemiz, hafif çakıllı ve tuzluydu. Denize bayıldık gerçekten. Burada birer soğuk kahve içtik ama yemek fiyatları hazır yemeğe göre bize gereksiz pahalı geldi, o nedenle otele dönüp yemeye karar verdik. Otelin yemekleri gerçekten çok lezzetli ve fiyatları da oldukça normaldi.
Otelde yemeğimizi yedikten sonra kokteyllerimiz eşliğinde havuza girdik. 5 çayında otelin kurabiye çay ikramından sonra hazırlanıp Knidos Şarapçılık'a tadıma gittik. Bu küçük bağ evinin tasarımı oldukça güzeldi. Menüden ben 3, eşim de 2 adet şarap seçtik tadım için, fakat maalesef kimse şarapları anlatmadı. Zaten şişenin üzerinde yazılı olan üzüm ve rekolte bilgilerini söyleyip şarapları servis ettiler, o kadar. Urla'da bulunan bağ evlerindeki deneyimlerimizden sonra bu deneyimden maalesef çok memnun kalmadık. Şaraplar da genel olarak bizim damak zevkimize çok hitap etmiyordu, fakat yine de beğendiğimiz 3 şarabı satın alıp (fiyatlar baya uygundu) buradan ayrıldık. Puan: 6/10
Şarabımız ve sandalyelerimiz ile birlikte gün batımını izlemeye Knidos antik kentine gittik. Gittik ama geçtiğimiz yolları bir görmeniz lazımdı. Uzun ve dolambaçlı, yer yer tek şeritli uzun bir yoldan geçerek antik kente vardık. Şarabımız eşliğinde muhteşem bir gün batımı izledik. Öğle yemeğini geç yediğimiz için çok acıkmamıştık ve yemeği es geçip Datça merkeze gitmeye karar verdik.
Daha önce Neo Skola'dan aldığımız Kokteyl eğitiminde keşfettiğimiz İXİR kokteyl barın Datça şubesine gittik. Bohem tarzda döşenmiş küçük ama çok güzel bir mekandı. Mekan biraz küçük olduğu için masalar birbirine yakın ama kesinlikle rahatsız edici şekilde değildi. Reçeteye göre kokteyl hazırladığını bildiğimiz bu mekanın kokteyllerini çok merak ediyorduk. Townhouse Suadiye'den sonra kokteyllerini bu kadar beğendiğimiz bir mekan keşfettiğimize çok mutlu olduk. Kokteyl fiyatları ise İstanbul'a kıyasla oldukça uygundu ve 220-250 lira bandındaydı. Kokteyllerin yanında bolca turşu ve çerez ikramları vardı. Müzikler çok güzel, çalışanlar da oldukça güleryüzlüydü. Puan: 9/10
Üçüncü günümüzde yine oteldeki kahvaltımızın ardından biraz İskele'de gezmeye karar verdik. Datça için küçük ve birçok yere göre daha sakin, insanların herhangi bir acelesinin olmadığı çok tatlı bir tatil beldesi diyebiliriz. Hatta bu sakin yaşam şekilleriyle ilgili bir mottoları bile varmış: "Acelen varsa, ne işin var Datça'da?"
Öğle yemeği için çok yüksek puanlı olan Datça Meze Evi'ne doğru yol aldık fakat fiyatları görünce vazgeçtik. Bir porsiyon meze (porsiyonlar oldukça küçüktü) 150 lira civarındaydı. Sevgili eşimin et yemeği aşkı depreştiği için dönerciye gittik. Tabii bu beni hiç mutlu etmedi ama olsun, onun mutlu olması beni mutlu etmeye yeterdi.
Otele dönerken Datça'ya gelmeden önce yorumlarına bakarak kaydettiğim Dalida adlı mekana gittik. Burası aslında cafe-bar-eatery diye geçiyor ama biz aç olmadığımız için sadece soğuk kahve içmeyi tercih ettik. Mekanın tasarımı çok güzeldi, dışarda ve içerde masaları vardı. Çalışanları çok ilgili, fiyatları makul ve kahveleri de çok güzeldi. Puan: 9/10
Kahvelerimizi içtikten sonra otele dönüp hazırlanarak Kairos Marina'ya geçtik. İXİR'de tanıştığımız bir beyefendi marinada bulunan Jale Winery'i çok methettiği için başka bir yerdeki rezervasyonumuzu iptal edip buraya gelmeye karar verdik ve gerçekten çok doğru bir karar aldığımızı farkettik. Manzara çok güzel, ortam sessiz, dışarıdaki masalara oturup muhteşem günbatımını izleyebiliyorsunuz. Jale Hanım şarap seçimine kendisi yardımcı oluyor, çok tatlı ve kibar bir hanımefendi. Menü yerel şarap üreticilerinin şaraplarından oluşmakta ve fiyatlar makul. Yiyecek olarak da ithal ve yerel peynirlerden oluşan peynir tabağı, şarküteri tabağı ve Roma usülü pizza pinsaları var. Ayrıca çıtır simit, zeytin gibi ikramları da oluyor. Biz şarküteri tabağı ile bir şişe Cabarnet Sauvignon tercih ettik. Şarabımızı havalandırarak karafa aldılar. Servis ve sunum muhteşemdi gerçekten. Puan: 10/10
Daha sonra hemen yanında bulunan ve sosyal medyada birçok kişinin paylaştığı Mayan Cocktail Bar'a geçtik. Maalesef bizim pek önerebileceğimiz bir deneyimimiz olmadı. Çok kalabalıktı ve bırakın oturmayı ayakta duracak yer bile yoktu denebilir. Sanırım bu yüzden çalışanlarda da gelmeseniz de olurdu tarzı bir tavırla karşılaştık maalesef. Datça'da ilk ve tek böyle bir tavırla karşılaşmamızdı diyebilirim. Yine de buraya kadar gelmişken birer kokteyl alıp ayakta durmayı tercih ettik fakat kokteylleri bize göre lezzetsiz ve çok şekerliydi. O nedenle ikinci bir kokteyl denemeye gerek duymadan otelimize geçtik. Puan: 4/10
Otele geçerken marinada taksiye bineceğimiz sırada eşimin ayak bileğinin üzerinden taksi geçti ve küçük bir kargaşa çıktı tabi haliyle. Neyse ki çok ciddi bir şey olmadı. Talihsiz bir gece ile Datça yolculuğumuz son buldu. Ertesi sabah Rodos'a geçtik fakat muhteşem Rodos gezimizi başka bir yazıda sizlerle detaylı paylaşmayı tercih ettiğim için yazımı burada sonlandırıyorum.
Gezi ve mekanlar ile ilgili her türlü sorunuzu yorum olarak bırakabilir veya bize Instagram hesabımızdan (@katosocial) ulaşabilirsiniz!
Comments